MÜMTAZ : Şimdi bu deneyleri şunu vurgulayabilmek için anlattım. İnsanoğlu güce, paraya, şana, şerefe, övülmeye, el üstünde tutulmaya, ön planda olmaya aşıktır. Bunları elde etmek için kuralsızlaşmaya da çok açıktır.
Diğer yandan da mahalle baskısına, çeşitli şekillerde manüpile edilmeye de açıktır. Ötekileştirilmekten, siyah ördek yavrusu olmaktan da ölesiye korkar. Bu sebepledir ki akışkan bir madde olan insan, her daim içinde bulunduğu kabın şeklini almak ister. Bu durum aynı şekilde bilim adamları için de geçerlidir. Dikkat edin zaten deneylerde yer alan denekler hep zirve üniversitelerin öğrencileri yani yarının bilim adamları.
He bu arada bilim düşmanlığı falan yapmıyorum he. Sakın yanlış anlaşılmasın. Bana bazen öyle diyenler oluyor çünkü. Yahu ben bilime aşık bir adamım. İstisnasız her türlü bilim dalındaki güncel gelişmeleri yakinen takip ederim. Ben ilk emri OKU olan bir dinin mensubuyum. Rabbim bana varlılığının delillerini bilim yoluyla bulmamı emretmişken ben nasıl bilim ile çatışabilirim. Benim derdim bilimi eğip, büken insanlarla. Bu nedenle şunu da ilave deyim. Bilim adamları için söylediğim her ne varsa aynılarını din adamları içinde söylüyorum. Onların içinden de dün ve bugün, dini kendi heves ve arzularına alet etmek isteyen bir dünya münafık çıkmıştır, çıkmaktadır ve çıkacaktır. Kuran bu insanları çok ağır şekilde lanetler. Öyle ki cehennemde en ağır azabı görecek olanlar atesitler, müşrikler şunlar bunlar değil bunlardır. İşin bu kısmı sonra ki mevzu. Şimdilik devam.
Maddiyatın insanı nasıl dejenere ettiğinden bahsedince aklıma Onkoloji doktoru Yavuz Dizdar‘ın kitabı geldi.